Evet, yanlış duymadınız. Yurt dışı dünden beri Razer CEO‘su Min-Liang Tan‘ın çalışanlarını tehdit edip, mail üzerinden ağır küfürler etmesini konuşuyor. Çıkartmış olduğu başarılı oyuncu ekipmanları ile tanıdığımız Razer, şu sıralar ne yazık ki ismi çalışanlara uygulanan baskı ve tehdit ile anılıyor.
Razer CEO’su neden küfür etti?
Kotaku’dan elde ettiğimiz bilgilere göre, Razer çalışanlarından Greg Agius ve diğer pazarlama çalışanları CEO’dan bir kaç adet e-posta alıyor. Bu e-postalar arasında ise “Are you guys f***ing off?” (“Defolur musunuz?”, “S****r olup gider misiniz?”) cümlelerini sarf ediyor. Mailin ekran görüntülerine ait bir bilgi sosyal medyada paylaşılmazken, ki bu zaten bir suçtur.
(Razer CEO – Min-Liang Tan – Yukarıda)
Fakat çalışanların verdiği bilgilerin derlemesi şu şekildeydi;
Mailin detayında ise tam 600 kelime yatıyor. Yani Liang-Tan pazarlama bölümü çalışanlarına 600 kelimelik bir mail atıyor. Ardından kendisini Asya’nın Steve Jobs’u olarak gösterip, imajını arttırmak için çok yönlü taslak hazırlıyordu. Fakat Greg Agius isimli çalışan Las Vegas’ta düzenlenen CES Razer ödüllerini kazanmaya odaklanırken, Fast Company’deki ödül törenine gitmeyince olaylar değişti.
Kotaku eski 14 Razer çalışanı ile röportaj yaparken, bu raporda çarpıcı detaylar da ortaya çıktı. Bir çalışan Tan’ın yüzünü yumruk atması ile tehdit ettiği söylenirken, bir zamanlar öfke ile çalışanlarına nesneler fırlattığı iddia edildi. (Fakat fırlattığı ürünler kimseye temas etmedi.) Olaylar bununla da sınırlı mı? Tabii ki değil. Röportajdaki iki diğer çalışan da “sözlü taciz” ve “sözlü şiddet” olarak baskı altında kaldıklarını belirtti.
Razer CEO’su iddialara cevap verdi
Liang-Tan bu iddiaların kısmen bir kaçını doğruladı. Çalışanlara nesneler fırlatmadığını, kendilerine yönelik şiddet veya sözlü tacizde bulunmadığını, onlardan memnun olmadığında ise “duvara veya yerlere” ürün attığını iddia etti.
Ayrıca Razer CEO‘su “Çalışanların suratına yumruk atma” veya “katil robotları senden hemen sonra göndereceğim” gibi ilginç tehditvari cümlelerini de mecazi anlamda söylediğini belirtti.
“Çalışanlar ofiste gece boyu uyudu”
Şimdi pek çok Razer çalışanı isim vermeden röportaj yapınca, ister istemez şirket içerisindeki bazı şeyler de ortaya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi de şirket içi çalışmalar ile alakalı. Kotaku’dan bir Razer temsilcisi; “Ürün lansmanları yapılacağı veya etkinlikler düzenleneceği zaman, çalışanların bir çoğu buna hazırlanmak için ek mesai yapıyordu. Buraya kadar her şey normaldir. Her şirkette yapılabilir. Ancak bunlar genellikle bir kaç günden fazla sürmeyen mesai çalışmalarıdır. Fakat çalışanların 60 ile 100 saat çalışma koşulları aşılıp gece boyu ofiste uyumaları beklenemez.” dedi.
Bazı Razer çalışanları ise Kaliforniya eyaletinde yanlış sıfırlandırmalar nedeni ile mesai ücreti almadıklarını söylüyorlar. “Muaf” çalışanlar olarak geçen bu kişiler, işten çıkartılma korkusu ile uzun zamanlar bu duruma ses çıkartamamışlar.
Çalışanlar CEO’yu Diktatör olarak nitelendiriyor
Valla açıkçası küfürlü mailler, yere eşya fırlatmaları, tehditvari cümleler, sonra “şakaydı hepsi” gibi açıklamalar olayları biraz özetliyor gibi bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz? Fakat Razer çalışanları Tan’ı “diktatör” olarak nitelendiriyor. Hatta kendisinin de bu cümleyi onayladığını söylüyorlar.
Razer şirket olarak iddialara yanıt verdi
Razer‘ın tüm dünya genelinde toplamda 1300’den fazla çalışanı bulunuyor. Şirket şuanda Singapur, Kaliforniya, Çin, Tayvan, Almanya ve Türkiye başta olmak üzere pek çok merkez ofisi var. Şirket bu iddialara yanıt olarak ise “Çalışanlarımızın büyük bir çoğunluğu mutlu ve meşgul olsalar da, küçük bir sayının mutsuz olması kaçınılmazdır.” dedi.
“Razer’da çalışmak Stockholm Sendromu gibi”
Yine eski bir çalışan ise Razer‘da çalışmayı şu şekilde özetliyor; “Razer’da kesinlikle çok iyi fırsatlarım oldu. Sonuç olarak olumluydu. Ancak pek çok zorluklar vardı. Razer’da çalışmayı Stockholm Sendromu’na benzetmiştim. Birlikte çalıştığınız insanlar ile bağ kuruyordunuz.” Fakat hepimiz yönetimiz bize yapacağı şeyler ve baskı ile korku altında şirkete bağlandık. Bağlanma nedenimiz hayatta kalmaktı.” dedi.
Stockholm Sendromu’nu bilmeyenler için özetleyeyim; Rehineyi rehin alan kişi arasında olası diyalog süreci ile başlayan, duygusal anlamda yıpranma, teslim olma, tehdit edilme ve baskı hissederek hareket edememe ile oluşuyor. Özetle psikolojik baskının bedeni çevrelemesi diyebiliriz. Bugün Türkiye’de de pek çok şirket bu sendromu çalışanlarına yaşatıyor.
Razer CEO‘sunun bu söylemleri hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
