Bu konumda, mutlak sıfıra yakın sıcaklığı, radyasyonu fazlasıyla hiçe sayabilen bir canlıyı anlatacağım. Tardigrad.
İnsan uzaya korumasız bir halde çıkarsa ne olur? Cevap zor olmasa gerek. Uzaydaki basınçtan dolayı akciğerlerinin patlamasına ve bir kaç saniye içerisinde vücudunun tamamının donmasına sebep olacaktır. Bu durum bizim için büyük bir sorun iken o canlı için sorun değil. Bu canlının adı Tardigrad. 1000’den fazla türü tanımlanmış durumda. Yaşadıkları alan çok geniş örneğin dağın +6000 metresine denizlerde -4000 metreye kadar her yerde bu canlıya rastlamamız oldukça mümkün. Bununla birlikte tatlı su kaynaklarında da yaşayabilmektedir.
Bir çoğu nemli ortamda barınmakta ayrıca düşük nem oranlarında bile yaşayabilmektedirler. Her canlının dayanması mümkün olmadığı -273 derece sıcaklıklarda yaşayabilen Tardigradlar radyasyon karşısında bile diğer canlılardan 1000 kat daha dayanıklıdırlar. 1773’de Johann August Ephrahim Goeze tarafından keşfedilmiştir. Tardigradların bir diğer adı ise Su ayısıdır. Tardigradların yetişkin olanlarının boyu 1.5 milimetre en küçükleri ise 0.1 milimetre boyutunda olabiliyor. Yeni doğmuş Tardigradlara ise larva deniyor. Larvaların boyutu ise 0.05 milimetredir.
Tardigradlar 4 çift bacağa ve 4 bölmeli bir vücuda sahipler. 4 tane pençeli bacağı bulunan bu canlının bacakları kitinden yani kütikül‘den oluşuyor. Tardigradlar biz insanlarda mevcut olan solunum organına sahip değiller. Gaz alışverişi tüm vücut üzerinden gerçekleştiriliyor. Ağız olarak ta Stylet isimli keskin bıçak ile bitki hücrelerini, algleri ve diğer Tardigradları yiyebiliyorlar. Tardigradlar susuz ortamda 10 yıl boyunca yaşayabilmektedirler. Ayrıca aşırı derecede yüksek basınçta bile hayatta kalabiliyor. Atmosfer basıncının 1200 katı kadar yüksek basınç’da bile.
Peki nasıl bu zorlu koşullarda Tardigradlar hayatta kalabiliyor? Tardigradlar bu zorlu ortamlarda tam olarak yaşam sürmüyorlar aksine Cryptobiosis adı verilen yarı ölü evreye geçiş yapıyorlar. Bu evrede metabolizma hızı neredeyse tamamen sıfırlanıyor. Vücut suyunun %85‘den, %3‘e azaltılıyor bu sayede hayatta kalabiliyor. ayrıca radyasyon direncinde’de rol oynuyor.
